Paygamberin Övdüğü Komutan Alparslan mı ?

Konstantiniyye Istanbulun ismi değil Anadoluya kadar uzanmış bugün sadece biz Türklerin tarih kitaplarında yazan Bizans diye kastedilen ülkenin adıdır.Boğazın diğer yakasındaki bizans topraklarıdır. Zamanla toprakalarını kaybeden Bizansdan geriye yalnızca İstanbul kaldığı için Konstantiniyye yi Istanbul zannetme hatası ile karşılaşılaşmış olabiliriz.


Ve Allah rasulünün hadisi:" Letüftehannel Konstantiniyyete(Roma,Rumeli), feleniğmel emiru emiruha, veleniğmel ceyşü, zalikel ceyş"

620 ile 1453 yılları arasında  İstanbul şehrinin adı Bizanslılara göre Bizantion,Araplara göre Bizantıyye/Bilâd’i-Selâse, Ruslara göre Çargrad ,Rumlara göre Gûlgûle-i Rûm dur. Zamanında o beldeye yakın milletler tarafından verilen İstanbulun adlarına hadisde ifade edilen ilk ismi bulamıyoruz.

Bunun orjinali ve S.A.V tarafından işaret edilen gerçek anlamı bu makaleye göre şöyledir.!
"(Anadolu)Roma/rumeli/elbet fetholunacaktır, onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir."
Ve Anadolyu Feth eden asil Komutan  Alparslandır.


Zamanın en kudretli komutanı Bizans İmparatoru Diyojenes  13 Mart 1071’de 200.000 kişilik ordusu ile İstanbul’dan yola çıkmıştı.
Anadolunun fethi için yapılan bir savaşdı bu.
Zira Alparslan ve beyleri, Anadolu’da akınlar yapıp sayısız küçük zafer kazanmışlardı.
Anadolunun işgal edildiğini anlayan Bizans imparatoru ve görkemli ordusu malazgirte kadar geldi.
İki ordu karşılaşdı.

26 Ağustos Cuma günü askerlerini toplayan Alparslan atından inerek secdeye vardı ve;
“Ya Rabbi! Seni kendime vekil yapıyor; azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda savaşıyorum.Ya Rabbi! Niyetim halistir; bana yardım et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret!” diye dua etti.

Sonra atına binerek askerlerine döndü ve; “Ey askerlerim! Eğer şehid olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman ruhum göklere çıkacaktır..
Alparslan Hilal şeklinde yaydığı ordusuyla akşama kadar Malazgirt meydanında dövüştü.
Şaşkına dönen Bizans ordusu, hilalin içine düştü. 200.000 kişilik koca ordusu 40 bin mümin asker tarafından perişan oldu. İmparator esir edildi.

Anadolunun açık bir fethi idi bu! Ve o gün S.A.V nin müjdesi gerçekleşmişti.

Bu izahdan sonra bu noktaya nasıl ulaştığımızı düşünen dostlarımız olursa yaptığımız tarih tefekkürleri bizi buraya getirdi.
Bir kaç çeşit ve anlatım ile nakledilen hadislerde bazen Roma olarak,bazen rumeli olarak telafuz edildiğine şahit olmaktayız.

Öte yandan ortada çok kıymetli ve müthiş bir zafer var! Alparslan Allahın yardımı ile Anadolunun fethini gerçekleştirmiştir. Bugün daha net bir şekilde anlaşılmaktadır.
Kutsama hastalığımız her yerde gezerken şu çok önemli bir noktayı ayrıca izah etmem gerek.

Yanlış ve doğrunun bir arada bulunması imkansızdır.

Ya Kardeşlerin ölümünü uygun görüp bu cürmü işledi diyerek Fatih'e iftira atılıyor yahut hadis uydurma.

Gür sesle Tarihçilerimiz bu iftiradır derse tabiki desteklerim. Ama iki durumu bir arada kabullenmek mümkün değildir. Çünkü o sözü söyledi diye isnat ettiğimiz S.A.V min rehberliğinde bize sunulan Kuran'ı Kerim  ikisinin bir arada bulunamayacağını ısrarla vurgulamıştır.


Hadis uydurma değilse Fatih'in kardeşini katletmesi ve kendinden sonra gelenlere bunu kanunlaştırarak sisteme koyması KESİN OLARAK İFTİRADIR ve bunun ortaya çıkartılması gerekir. Yeni baskı tarih kitaplarında bu olay ballandırılarak sunulmakta.Bu kesin olarak bir hatadır.

Kuran'a göre  dünya değersizdir."Allah, dilediğinin rızkını genişletir ve daraltır ve onlar, dünyâ yaşayışıyla sevinip övünürler, halbuki dünyâ yaşayışı, âhirete nispetle değersiz, müddeti az ve geçici bir şeyden ibarettir."Rad/26
Değersiz, müddeti az ve geçici bir şey için Karıncayı bile öldürmeyiz. Hele ihtimal dahilinde.Asla!

Bu hakkı bize Allah vermiyor.Ama mecaz olarak vurgulayarak veriyor göründüğü bir kul var.  Ancak olayı düz anlayanlara örnek olaya nasıl duruş sergilenmesini gösteren ve katilliğe şiddetle karşı çıkan Musa (a.s) var . Lakin açıktan okuduğunuz ayetler bu kıssanın aslında mecaz olduğunu bir örnek olduğunu burdan amacın hikmet almak olduğunu ileriki ayetlerde açıkca ifade ediyor.

"Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır".Kehf/54

Ayet çok açık. Buna rağmen benimle kıran,kıran tartışmaya girecek  dostlar vardır. Tabiki anlamadıkları içindir.

"Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." Maide /28
"Geçim endişesi(Gelecek endişesi) ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur. "İsra/31
"Bilgisizlikleri yüzünden beyinsizce çocuklarını öldürenler ve Allah'ın kendilerine verdiği rızkı, Allah'a iftira ederek (kadınlara) haram kılanlar, muhakkak ki ziyana uğramışlardır. Onlar gerçekten sapmışlardır ve doğru yolu bulacak da değillerdir. "Enam/140

Ve Kuran açık bir şekilde suçsuz birini katletmeye asla izin vermemekte.
Gelin öldürme ile ilgili ayetlere bakmaya devam edelim.

4/93-" Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır."
5/32-"Kim bir kimseyi bir kimseye veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu diriltirse (ölümden kurtarırsa) bütün insanları diriltmiş gibi olur".

Özellikle henüz gelmemiş bir gelecek hesap ederek olmamış bir fitneyi olabilir varsayımı ile cana kıyılamaz. 

Zira suçu işlemediği sürece kimseye idam veya ölüm cezası verilmez. Bu yapıldığı taktirde ayetlerde bütün insaları öldürmüş gibidir uyarsı vardır.

Bu açıdan Fatih Sultan Mehmetin bir mazlumu (Küçük kardeşlerini) öldürdüğünü ve aynı zamanda S.A.V övdüğü komutan olduğunu kabul etmemiz mümkün değildir..
Ya Fatih Sultan Mehmet'e iftira atılmıştır,Yahut hadis uydurmadır,Yahut hadis doğru Komutan başka biridir. Üçüncü ihtimal dahilinde Komutanın Alparslan  olmasıda muhtemeldir.
Bütün bu izahdan sonra kesin olarak bilmediğimiz ve görmediğimiz zamanlarda yaşayan kişileri kutsamak,taparcasına her hareketi doğru düşüncesi ile bakmak bizleri mahveder.

Allahın koruyacağım sözünü verdiği Yüce kitabımızdan gayrısı bizleri içinden çıkamadığımız kuyulara atacaktır.

Bu yazdıklarım Tarihi bir takım belgelerin çelişmesine işaret olarak anlaşılmalıdır.

Allah'ın akıl nimetini kullanıp tefekkür ettiğimiz de karşımıza  pek kimsenin bilmediği törenlerle anılmayan Anadolunun Fatihi Alparslan çıkmaktadır.
Ve asılında övülen komutan  İstanbulu değil bağrı yanık Anadoluyu feth etmiş olabilir.

Bütün bu izahlar birilerini sevip,başka birini sevmediğimiz olarak alınmasın.

En az Alparslan kadar değerlidir Fatih.

Ama kavram ve anlam kargaşası ile bize sunulan hadis ve hadis iliminin hayata nasıl aktığı ve bizleri nerelere götürdüğünü görün diye sizlerle sesli düşüncemizi paylaştık..

Kurana sımsıkı sarılın ayetini görmezsek çok tartışırız.. Öte yandan  müjdelenen komutan Fatih olsa ne olur,Alparslan olsa ne olur? Bizim için hiç bir şey değişmez.

Başkaları yüzleşmeden kendimizle yüzleşmeliyiz. İki büyük komutanında kendilerine has özellikleri ve duruşları vardır. Önümüzde ki süreçde batı bir sinema filmi yapar ve kardeşlerini boğan,katleden  bir adam olarak Fatihi size sunarsa ki bu olacak o zaman neden bu konunun netleştirilmesi gerektiğini anlarsınız.

Tarihçilerin bu konuyu masaya yatırıp net bir şekilde ortaya sonuç koymaları gereklidir.

Bir çok Kemalist grubun ağır hakaretlerine ve düşmanlığına maruz kaldıkdan sonra birde beni anlamayan ve anladığını zanneden ecdadcı arkadaşları kaldıramam.

Okuyun geçin. Zamanı gelince bu bilginin size nasıl lazım olduğunu göreceksiniz..

Saygılar..


(ADEM KORKMAZ)
www.ademkorkmaz.com