İnsan beden değildir.Ancak beden ise bu dünyayı deneyimlediğimiz harika bir gemidir. Ve maalesef buyük çoğunluk gemiyi kendi üzü yani "ben"i zanediyor. Bu zanın getirisi ise ilginç noktalara doğru gidiyor.
Ford marka otomobil ile yolları deneyimleyenlerin kendilerine kimlik arayıp,milliyetlerine ford,kendilerine Tanus ailesi deyip herkesi ve kendilerini otomobil görmeleri gibi bir durumdur bu.Tofaşlar,Ferrariler,Mercedesler gibi milliyetler görmektesiniz.
İnsan beden olsaydı bu resetlerin tümünü hissederdi. Ve hatta saçlarında ki kıl sayısına kadar bilirdi. Gerçek insan zamandan ve mekandan bağımsızdır. Bu yüzden hep ilk baştaki gibi hisseder. Hep 17 yaşındadır. Sadece elde edilen bilginin oluşturduğu sakinlik vardır.
İnsan'ı henüz tanımadığımız için gemilere teslimiyet gösteremeyiz. Çünkü geminin gerçek kaptanını bu dünyada asla tanıyamayız.Lafını ne kadar edersek edelim bu alemin şartlarına göre yaşamak zorundayız.Ve geminin kaptanını görememek bu alemin şartlarındandır.
Bu yüzden bir Rahmet Olarak Kur'an ı buluruz. İçinde yaşayan Muhammed (a.s) bilgisini buluruz.Ve kelime i şehadet bu yolla tecelli eder. Öyle ya Resulude beden/otomobil zannedenler yok mu? Ve o bedene bağımlı olanlar yok mu? Onlar 1400 yıl önce yaşamış ve ölmüş bir bedenin peşinde Kur'an'ın ruhunu,Kur'an bilgisini göz ardı edip,kendilerini ne biliyorlarsa ve ne hissediyorlarsa (beden hisediyorlar,beden biliyorlar) o hisse uygun ŞEYLER aramıyorlar mı? Tutun ki onuda başarabilmiş değiller..
Kur'an ise Allah ile arana Aracı koymamayı öğrettiği için rahmettir. Aracılara hiç bir şeyi teslim edemeyiz. Sahi Şirk nedir ki? Allahın sıfatlarını hayatın içinden alıp başka şeylere yükleyip sonrada bunlara teslim olmak mıdır müslümanlık! Yoksa Şeyhimiz ferrarilerin en kralı da bizler tekerinde civatamıyız?
