Ölüm Azabı

Ölüm azabının belkide en şiddetlisi maalesef şöhret ve makam sahibi insanları bulur...Onlar ölünce her yer bir çalkalanır.Ve bu kişiler bu alemdekiler tarafından öldü sanılıyor.Öldü öylece kabire geçti. Maalesef işler burdan göründüğü gibi kolay değil..
Hayır,hayır kesinlikle hayır..
Kişilerin ölümünde ve duruşunda hikmet aramak gerekir.Kavga etmeden kendi duruşumuza bakmak gereklidir..

Belki bu şekilde ibret alır kendimizi düzeltiriz.

Bilmelisin ki sevgili dost  kabir azabı,ölüm azabı diye tasvir edilen hakikatler çok dehşettir.

Yine bilmelisin ki öldüğünü bilen kişiye elinde değneklerle ıstırap çektirecek bir yapı sünnetullah da mevcut değildir..

Zaten Kuran'a görede herkes kendi eli ile yaptıklarının neticesini yaşar.

Çok sevdiğiniz veya nefret ettiğiniz haber sunucusu yahut sanatçı veya ünlü kişilik bulunduğu makam'ı,mevkiyi,şanı,şöhreti,başarıyı ve maddi imkanları elde etmek için ömür harcar. Çok çalışmak zorundadır.
Kazanılması bu kadar zor olan şeyleri terketmek yine bir o kadar zordur.

Çok sevdiğinz veya nefret ettiğiniz bu kişi; size göre bir çırpıda vefat etti gibi görünür.Birde bunun o'na göresi vardır.

Bilmelisin ki dostum bu dünyaya ait şeylerle ahirete geçemezsin. Bu dünyaya(3.boyut'a) ait tutkularla ahireti(4.boyut) algılayamazsın.

Bütün sahip olduklarını terketmelisin.Bunu ya aklın başındayken gönüllü yaparsın,yahut son bir ders olarak Rabbin/öğretmenin zorla yaptırır.

Sahip olduğun hiç bir şey gerçekte yoktur.
Ve var sandıkların deneme yurdu olan bu dünyada eşyayı öğrenmen için ve büyük imtihan'a hazırlık için karşına çıkartılan ve şükretmen gereken gerçeğin bilgisini taşıyan sanrılardan ibarettir.

Maalesef özünde Allah olmayan yoklar; mevki,şan,şöhret,başarı,zenginlik adı ile ruhunu ve zamanı kirleten putlardır.

Bu duyguları terketmek bedeni terketmek gibi değildir.

Çevrenizdeki yahut medyada ki başarılı,şöhretli ve daha bir çok vasıflı insan size göre ölmüştür.

Ancak kendilerine göre hastaneden taburcu olmuş,bir şekilde yaşamını sürdürlerini zannetmektedirler..

Bu söylemlerim size çok garip geldi değil mi? Hayır garip gelmesin ve anlattığım asla mecaz değildir.

Ölüm azabındaki insan; dünyasında sıra ile önce,makamı sonra şöhretini sonra parasını vel hasıl bu dünyaya ait neleri varsa hepsini kazandığı gibi bin bir türlü zorlukla kaybetmek zorundadır.

Bu aleme geldiği gibi gitmek zorundadır.

Ve bu sureç malesef çok ağır ive zorlu şleyecektir.

Çünkü kazanırken verdiği uğraşın daha fazlasını ortaya koymak zorundadır..

Şöhret,zenginlik ve makam gibi dünyaya ait şeylere malik olmanın cazibesini  hiç kimse kolay,kolay terkedemez.
Bu olaylar ölüm azabı olarak zaten betimlenmiştir.
Kendine göre 20-30 yıl ve belki daha uzun süren bir hal ile elindekileri tek,tek kaybetmenin acısını yaşayacaktır.
İşten atılacak,rakipleri onu alt edecek,parasını kaybedecek,hapse atılacak ve daha nice sıkıntıları karşısında bulacaktır..

Taa ki öldüğünü anlayana kadar!

"Benim" iddasından bir şekilde vazgeçene kadar yaşamı devam eder.

Nasr süresinin çok önemli olduğunu ve an gelir nerde olduğunuzu anlamadığınız bir durumla karşılaşırsanız okuyunuz dediğimi hatırlayın.

Kişi nerdeyim sorunu düşüp cevap araken dünyasında Nasr süresini okusun!

Umalım ki OKU diyeni ciddiye alsın!


Öldüğünü bilen birine ne kabir azabı,nede ölüm azabı bir şey yapmaz. "Zaten öldüm çok ta tın" deyimi meşhur bir sokak sözüdür.



Bu yüzden şöhret gibi makam gibi şeylerin sahibi olanlar için işler hayli zor.

Artık O'nlara faydanız olmaz.

Kendinizi hazırlayın.
Kazandıklarınız tek,tek elinizden alınacak.Tüm itibarınız yerle yeksan olacak.
Ne kadar değer verdiğiniz şey varsa en iğrenç şekilde sizden uzaklaşacak.
Bütün biriktirdiğiniz parayı tapıyorcasına sevdiğiniz evladınız çarçur edip pavyonlarda yiyecek!
Korktuğunuz herşey iğrenç senaryolarla başınıza gelecek!
Zerrece itibarınız kalmayacak..
Ve bütün bunlar olurken yaşıyorum zannedeceksiniz..

Benim dediğiniz,bana ait dediğiniz herşeyden vazgeçmelisiniz.

Ve sevgili dostum ilk kez ölüm azabı nedir soruna doğru cevabı buldun.

Kendini hazırla..

Sevgi İle
Adem Korkmaz