Yazan'ı Değil Yazılan'ı Aramak

"Ve doğu da Allah'ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah'ın Vechi  işte oradadır." 2/115

Ne yana dönerseniz O'nun vechini görmek! Meal çevirenler bu anlama korkularından dokunamamış ve dilimize "Vechi" olarak girmiştir.
"O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, her şeyi bilendir." 57/3
"Savaşta öldürülenleri siz değil, Allah öldürdü. Attığın zaman da, sen değil, Allah attı."Enfal 17"Allah kuluna şah damarından daha yakındır"50/16
Şah damarı dediğimiz noktadan daha yakın derken bize bizden daha yakın olanı ayrı gördüğümüz taktirde maalesef iç dünyada öyle olur ve hayatımızın en büyük hatasını yapabiliriz.

Ondan ayrı kalmak beden ve mesafe yönü ile değildir.
Zaten böyle anlaşılması konuyu bizden kaçırır.Ki ayrıca maddi olarak bu mümkün değildir.
Bütün mesele duygu ve bilinç yönü ile inanç konusundadır.

Kuran okurken mana yönü ile yazan'ı değil yazılanı aramalıyız.

Bugün bir çok cemaatin,fırkanın,grupların yaptığı gibi eğer yazanı bizlerde arasaydık (konuşsaydık) bu görüşlere gelemez onun aramızda ki mesafeyi konuşurduk.
O'nu aramak bile bizleri  farklı bir lisan ile Şirk dediğimiz noktaya ulaştırır.İbrahim'i hatırlayanınız var mı?
Aradı,aradı,aradı..
Araması Subhan Allah kelimesi ile son buldu.
(Subhan Allah:Aklımdan,düşüncelerimden geçen Allah anlayışından beri,münezzehsin.Seni senin bildiğin gibi bilirim.)

Biz İbrahimi tanıdık.

Eyübü,Musayı,çaresiz kalmış Zekarya'yı  ve Allah'a rağmen oğlunu gemiye almaya çalışan bir Nuh'u tanıdık.
Onlardan öğrendik dini..
Ama sen havada uçan  Şeyhinden,Üstatından,Gavsından gayrısnı tanımıyorsun ki?


Bu yüzden günümüzde cemaatlerin yaptığı gibi Allah'ı aramaya koyulup sen meaaric suresindeki 50 bin yıllık mesafeyi alırdın.

"Melekler, ruh, büyük melekler, dünya ölçüsüyle, sizin hesaplarınıza göre elli bin yıl tutan bir günde O’nun huzuruna yükselerek çıkar."70/4

Diğer'i şah damarından daha yakın oluşunu..
Biri Hallacı Mansur olurdu,diğeri Ebu Hanife..
Oysa  bizim amacımız 4 duvardan ibaret Kabe kadar mütevazi bir mümin olmak,şirksiz ve Müslüman olarak ölebilmektir.

Öğretmeni verdiği dersten ayırmak gerekir.
Ancak bilme yetimiz taş devrindedir.
Öğretmeni dersten ayır denince sınıfın kapısını kitle içeri giremesin ve ayrı kalmış olsun olarak anlaşılıyor.

Oysa kısa dünya hayatında buna zamanımız yok!
Çünkü bütün ağaçların kalem,okyanusların mürekkep olup yaza,yaza bitiremeyeceği  bir öğretmen ile muhattabız.

"Eğer yeryüzündeki ağaçlar hep kalem olsa, denizler de, ardından yedi deniz daha katılıp çoğaltılarak mürekkep olsa, Allah’ın kelâmı, sözleri yazmakla tükenmez. Allah kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır."31/27

Bunu doğru bir şekilde anlatacak kelimelerim henüz yok!
Ancak sizin varsa paylaşınız..

Bu yüzden ""Hep birlikte Allah’ın ipine (kur’an’a) sımsıkı sarılın.."(3/103)

Yani Subhan(?) olan Allah'a değil ipine sarılın.

Ama bazı kalemi güçlü,kelime cambazları süslü cümlelerle insanı sarsacak kesin olmayan bilgiler ortaya koyuyorlar.
Ancak bu ayeti daha doğrusu Kuran'ı dikkate almıyorlar..
Onlar bir Aşk'a geldi yazdı diyelim..Bu onları ilgilendirir.

 " ..Bu Kur’an; .. Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır.” (Hud-1-2)



Ama sen laf cambazının usta manevraları ile ortaya koyduğu ve bütün bunları Hadislerle destekleyip Kuran'dan bir kaç ayetle süsleyip sunduğu duruşu benimseyip ne olduğu belirsiz bir dinin mensubu oluyorsun.

"Allah Bilir" Üslubunu din hayatından çıkardın.

Ve ne acıdır ki bilmen gereken çok önemli şeyler olmasına rağmen bu satırları senin katında ki kurallara uygun şekli ile yazıyorum..

EN'AM 159."Dinlerini parça parça edip fırkalara, gruplara bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur.."

Sevgiler..

Adem KORKMAZ