Toplumumuz da Haklı haksız olduğuna bakılmaz

Toplumumuz da Haklı haksız olduğuna bakılmaz. Akraba olup olmadığına bakılır. O da olmadı memleketine bakılır.Kimin haklı,kimin haksız olduğu hiç bir şekilde önem taşımaz.

Hayvanlar,özellikle eşeğin hiç itibarı yoktur. 
Dul bir kadın olmak son derece tehlikelidir.

Sıcak,yardım sever insanlardır.
Düğün ve cenazelerde kalabalık olurlar.

Bilgi,nezaket,toplumsal hoşgörü gibi erdemli hallerden özellikle genç kitle yoksundur. 
Küfürbazdırlar.
Kumarbazdırlar.
Eğitimsiz bırakılmışlardır.

Her kahvehanede küçük çaplı kumarlar döndüğü gibi her köşede de kumarhaneler bulunur."İddia" bayileri vb..

Dedikoduyu çok severler.
Konuşurken küfür etmeyen kişiye denk gelmek binde bir gibidir.

Tek amaçları daha fazla maddi güç,daha fazla bina,daha fazla birikimdir.Daha fazla birikim,daha fazla yığma peşindedir.
Yastık altında ise altı bin ton altını (trilyon dolara yakını) saklayan bir toplumdur.
Oysa: "Altını, gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamayanları elemli bir azapla müjdele."9:34

Böylesine ilginç halimizin sebeplerinden en önemlisi ise yaklaşık 100 yıl evvel Anadolu'nun olası mimarlarını Çanakkale de kaybetmiş olmamızdır.

Öğretmenlerimiz,öğrencilerimiz,dedelerimizin babaları,dedeleri,kültürlü insanlar,iyilerimizi buraya gömdük. Kurtuluş savaşı ile birlikte son insanlarımız da gidince,Anadolu öksüz kaldı.Hepsinden acısı kitapsız,bilgisiz ve görgüden mahrum kaldı.

Çanakkale'nin acısını bitti zannetmeyin. 
Çanakkale bir nesil yedi..
Çanakkale Anadoluyu yedi..

Düzeliyoruz da,bir takım cemaatler halkı kullanıyor ve aralarına nifak tohumu ekiyor. Sürekli bir bölücülük telkinine uğruyor.

Anadoluyu toprağa vereli 100 yıl oldu. Hala acısını çekiyoruz. 
Kah mersinde Özge can oluyor ,kah komşunun evinde yangın..

A.K.